Küresel çapta daralan talep tekstil sektörünü derinden etkiliyor. Üretim süreçlerindeki zorluk istihdam kayıplarını beraberinde getirirken kapasite kullanım oranları sektörde ortalama yüzde 70 seviyelerine indi. Tekstil sektörü ise rekabet gücünün de düşmeye başladığını vurgulayarak ilgili bakanlıklara işbirliği çağrısı yaptı ve koruma önlemlerinin arttırılmasını talep etti. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) yönetimi, İTHİB adına İTKİB Fuarcılık A.Ş. tarafından yapılan Texhibition İstanbul Kumaş ve Tekstil Aksesuarları Fuarı’nda sektörün sorunları ve gelecek hedeflerini bir grup gazeteci ile paylaştı.
İTHALATÇI KONUMUNA DÜŞTÜK
Yıllardır sektör olarak verdikleri dış ticaret fazlasıyla ülke ekonomisine yaptıkları katkıya değinen İTHİB Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz, “Maalesef sektörümüz 2022’de dış ticaret açığı vererek ithalatçı konuma düştü. Dünyanın en büyük beşinci tekstil ihracatçısıyız, Avrupa’nın ise en büyük tedarikçisiyiz. Hazır giyim sektörü ile birlikte 82.4 milyar üretim değerine sahibiz ve imalat sanayisinde en fazla üretim gerçekleştiren ikinci sektörüz” dedi.
YÜZDE 20 VERGİ TALEBİ
“Ancak tüm bunlara rağmen bazı önemli zorluklar yaşıyoruz” diyen Ahmet Öksüz, “Ürün sattığımız pazarlardaki daralma bizi çok zorluyor. Böyle bir dönemde ithalatta da artış yaşanıyor. Bu konuda çalışıyoruz. Dahilde İşleme Rejimi Türkiye’de üretimi olmayan ürünler için kullanılmalı. Pamuk ipliği ve kesik elyaf gibi ürünlerde ilave gümrük vergileri en az yüzde 20 olmalı. Bizim içeride ürettiğimiz ürünlerin bu şekilde ithal edilmesine gerek yok. Bizim ürünlerimiz oldukça kalite fakat Özbekistan gibi pazarlardan gelen ürünlerin ucuzluğu ile biz rekabet edemeyiz. Bu anlamda sektörümüzün yeni ve etkili koruyucu önlemlere ihtiyacı var. Bu konuda Ticaret Bakanlığı ile işbirliği yaparak bu zorlu dönemi atlatacağımıza inanıyorum. Yerli üretimimizi koruyalım biz Özbekistan olmayalım” açıklamasında bulundu.
KUR BEKLENTİSİ
Son dönemde Türkiye Cumhuriyet (TCMB) tarafından atılan adımların ihracatçılar tarafından olumlu karşılandığını söyleyen Ahmet Öksüz, “Özellikle reeskont kredisi tarafındaki son adım hepimize nefes aldırdı. Bu yönde adımların devamını bekliyoruz” dedi. Kurun kendileri için makul bir seviyede olduğunu anlatan Öksüz, “Beklentimiz bundan sonra da kur seviyesinin enflasyonla paralel bir şekilde devam etmesi” şeklinde konuştu.
‘ACİL ÖNLEMLERLE İSTİHDAM KORUNMALI’
Uzakdoğu Asya ülkelerinden ya da menşe sapması ile Türkiye’ye gelen ithalat baskısının üretim dengelerini olumsuz etkilediğine değinen Ahmet Öksüz, “Türkiye’ye ihraç edilen dampingli ürünler bizi zor duruma düşüyor. Rekabet gücünü yok ediyor. Bu yüzden sektörün rekabet gücünün artması ve sektörüm üretim kapasitesinin yeniden artması için acil önemler gerekiyor. Bakanlıklarımızdan beklentimiz istihdamın daha fazla düşmemesi ve milyarlarca dolarlık yatırımın boşa beklememesi için bu noktaların düzeltilmesi. Menşe sapmaları hem bizim üretim dengemizi bozuyor hem de önemli bir vergi kaybına neden oluyor. Dampingli ürünlere karşı üreticilerimizi korumak adına ithalatta ayniyat tespiti, özellikle yerli üretimi mevcut ürünlerin ithalatında Dahilde İşleme Rejimi kullandırılmaması yönünde destek talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘TİCARET SAPMALARI İYİ İNCELENMELİ’
Bununla birlikte Ticaret Bakanlığı’ndan özellikle Gümrük Birliği ve Türkiye’nin Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) üzerinden gerçekleştirilen ticaret sapmalarını iyi incelemelerini talep ettiklerinin altını çizen Ahmet Öksüz, özellikle Vietnam, Tayland, Endonezya ve Hindistan gibi Türkiye’nin önemli rakipleri konumundaki ülkelerle yapılması planlanan STA’larda tekstil sektörünün kapsam dışında bırakılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca mevcut STA’ların da gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” şeklinde sözlerini sürdürdü.